8 Mart 2016 Salı



YOL RAPORU – ÇIRALI

      Çıralıda yapılacaklar:
  • Sabah erken yola çıkmanızı ve kahvaltınızı Çıralı sahilindeki mekanlardan birinde yapmanızı öneririm. Bir köy kahvaltısı beklemeyin zaten buraya muhteşem Çıralı sahili için geldiniz o yüzden oturun denize karşı manzaranın tadını çıkarırken karnınızı doyurun.
  • Çıralı'ya gelipte Yanartaş'a çıkmamak olmaz.
  • Denizin ve güneşin tadını özgüre çıkarın. Çıralı plajı taşlık, kum sevmeyenler için birebir.
  • Çıralı sahili Mayıs – Ağustos ayları arasında Caretta Caretta'ların akımına uğrar. Bu dönemde Çıralı'ya gelecekler Sahildeki yumurtalara zarar vermemek için azami özen göstermelidir. İşin özü Çıralı'da çılgın partiler, sabaha kadar susmayan diskolar yok. Burada sessiz sakin, kafa dinlemeye gelen doğanın tadını çıkarmayı seven insanlar var.
 Konaklama için bolca pansiyon var. Çoğu bungalow tarzı kulübelerden oluşuyor. Denize yakınlığına ve tesisteki lüks'e göre fiyatları değişiyor. Benim tercihim kampingler. Pansiyonlardan daha cüzi fiyatlara çadır yeri kiralayıp hem ekonomik hemde doğa ile iç içe bir tatil yapabilirsiniz. Mart, nisan ,mayıs aylarında göz yumulsa da yaz aylarında sahilde çadır kurmak yasak, hem tesis işletmecileri hemde Caretta Caretta yumurtalarının sağlığı için.


Sahilden yürüyerek Olympos'a da geçebilirsiniz. Olympos antik kentine Olympos'tan girmek isterseniz giriş ücretli. Turizm Bakanlığı buraya da gişesini koymuş fakat Çıralı'dan yürüyerek ücretsiz girebilirsiniz.


                                                      MİTOLOJİDE YANAR TAŞ


Ephyra Kralı Glaukos’un oğlu Hipponoes bir av partisinde kardeşi Belleros’u öldürür ve “Belleros’u Yiyen” anlamına gelen Bellerophontes adını alır. Ephyra’dan sürülenBellerophontes, Argos kralına sığınır. Kendisine sığınan bu genci öldürmeyi kendine yakıştıramayan Argos Kralı onu Likya Kralın'a gönderir.
Likya Kralı acınacak haldeki bu genci öldürmek istemez ve onu Olympos dağında yaşayan arslan başlı, keçi gövdeli, yılan kuyruklu ve ağızdan alevler saçan canavar Chimera ile dövüşmeye gönderir. Bellerophontes, Pegassos adlı kanatlı atına binerek Chimera ile dövüşmeye gider. Chimera saldırdığında Pegassos havalanır veBellerophontes yere inerken mızrağı ile canavarı yerin yedi kat dibine gömer. Fakat Chimera yerin 7 kat altından alevler saçmaya devam eder. Anadolu’da binlerce yıldan beri anlatılagelen ve Homeros’un bize bu şekilde aktardığı efsaneye göre hala yanan alevler, Chimera’nın yerin yedi kat dibinden fışkıran alevleridir.
Bellerophontes’in zaferini kutlamak amacıyla Olympos’da bir yarış düzenlenir. Atletler Chimera Kutsal Ateşiyle meşalelerini tutuşturarak Olympos kentine koşarlar. Böylece, daha sonraları değişik spor dallarının eklendiği ve birkaç gün süren Olimpiyat Oyunları’nın Anadolu’daki ilk örneği gerçekleşmiş olur. Günümüzde yakılan “Olimpiyat Meşalesi” Chimera’nın sönmeyen ateşinin sembolik bir ifadesidir.
                                                                                                                                          WİKİ.

Yanartaş'tan Deniz Manzarası

Yoldan Bir Kare

Kahvaltınızın vaat ettiği manzara.

Yanartaş'dan deniz ( Bensiz :)






 Sahildeki lastik izlerini görmek çok üzücü, Mart ayı yumurtlama mevsimi olmasada araçların ağırlığı kumu ezerek sahilin doğal yapısını bozuyor. İnsan ırkı olarak doğa ananın yaptığını bozmakta üstümüze yok.









3 Mart 2016 Perşembe

Demre



Rotamız
   
        Haritadan da anlıyacağınız üzere yolculuk Demre' ye aslında bu seyahati 6 Aralık 2015'de yapmıştım. 6 aralık Santa Claus olarak bilinen Aziz Nicholaos' un yani bildiğimiz Noel Baba'nın doğum günü. 
        Aziz Nicholaos MS 3. Yüzyılda Patara'da dünyaya gelmiş. Myra'ya papaz olarak geldikten sonra Rusya ve Yunanistan'ın en saygın azizi olarak tanınmış ve çocukların, denizcilerin, mahkumların, gezginlerin koruyucusu olarak bilinmiştir. Ancak günümüzdeki Noel Baba görüşü iskandinav ülkelerindeki iyilik sever çocukların koruyucusu ve sevindiricisi olan noel baba efsanesi ile Myra' lı Aziz Nicholaos' un kişiliklerinin birleştirilmesi ile oluşmuştur. Yani aslında Noel Baba' nın yaşadığı yer olan Akdeniz kıyılarında ne kızak nede kar vardı. 
        Son yıllarda Antalya bölgesindeki Rus yoğunluğu ile her sene 6 Aralık'ta Demre'de bulunan Noel Baba klisesinde ayin yapıldığını duymuştum. İşte gidiş amacım bu ayine tanıklık edebilmekti. Fakat bu sene ayin yapılmadı, klisede görevli güvenliğin demesine göre Pazar gününe denk geldiği için Hristiyan topluluk bağlı oldukları klisede bulunduğudan bu sene organizasyon yapılmamış.  Aktardığım bilgileri Wiki'den edindiğimi belirtmek isterim.

         Yol üzerine söyleyeceklerim ise şöyle, yolun büyük kısmı çift şerit bölünmüş yol. Sadece Kemer çıkışında köprülü kavşak yapımı sürüyor bu kesimde tek şeride düşen yolun asfalt kalitesi düşük. 

    Finike'ye gelmeden yol üstündeki restaurantlarda mavi yengeç yiyebilirsiniz. Bu bölgenin meşhur bir deniz mahsulü.
    Özellikle Finike Demre arası yol virajlı ve gidiş-geliş giderken sağ taraftaki yamaçlardan toz toprak asfaltı kaygan hale getiriyor.  Bu kısı da dikkatli sürmenizi tavsiye ederim.





      Demre girişinde önce Myra ören yerine çıkıyorum. Giriş ücretli tabiki. Antik mezarlar ve bir anfi tiyatro bulunuyor bu ören yerinde. Kayalarda oyulmuş insan figürlerinin güzelliği dikkat çekiyor.

Anfi Tiyatro



   

     

Protokol



     Bunlar da zamanın protokol koltukları zamana karşı koymaya çalışmışlar...

Myra ören yerinden çıkarken Demre'nin yerlisi motosiklet kullanıcısı bir arkadaşla tanıştım. Sağolsun ikramı olan nar sularını içerken ören yeri dışında kendi evinin yanındaki bir Basilika'dan bahsetti. Myra'yı araştıran görevlilere Basilikayı kendisi göstermiş, görevlilerde bu tarihi eseri gün yüzüne çıkarıp ülkemize kazandırmışlar. Myra ören yeri girişinden 25 metre ileride Basilikayı görmeyide unutmayın. Bütün turistik bölgelerdeki gibi burda da çevrede hediyelik eşya dükkanları bolca mevcut.

Aziz Nicholaos


      Aşağıya inip Noel Baba klisesine iniyorum. Girişte kendisi bizi karşılıyor. Kliseye girişte ücretli tabiki :)






   


  

        Duvarlardaki  tarihi kalıntıları dikkatle inceledikten sonra dönüş yoluna çıkıyorum.
         


       Dönüş yolundan güzel bir kare. Kemer'e yaklaşınca güneş iyice battı ve malum Aralık'ta olduğumuzu soğuk hissettirdi.  Antalya'ya yaklaştıkça da çoğalan trafik neden her fırsatta soluğu şehir dışında aldığımı hatırlattı bana. Şimdilik Demre hakkında bu kadar bir daha gitme fırsatı yakalarsam daha fazla görsel eklemeyi istiyorum zira Likya Yolu doğal güzelliklerle dolu.

   


2 Mart 2016 Çarşamba

Antalya Oyuncak Müzesi




           İlk yazım bizi eskilere götürücek sanırım. Şehir merkezinde tesadüfen Oyuncak Müzesine gider tabelasını görünce durmak olmazdı.
           Antalya Oyuncak Müzesi Liman sınırlarında bulunuyor. Üç kapılardan girerek limana indiğinizde kime sorsanız size tarif edebilir. Giriş ücretli. Tam bilet 6₺ öğrenci ve öğretmenlere indirimli bilet mevcut. Pek rağbet gören bir yer değil gibi, biz gezerken başkası yoktu içeride belki turizm sezonunda doluyordur.        

     
        Oyuncaklar ülkelerin kültürlerine göre ve yapıldıkları döneme göre farklılık gösteriyorlar. Örneğin I. Dünya savaşı dönemi oyuncaklarında askeri tema dikkati çekiyor. Gündelik hayattaki olaylar oyuncak dünyasını yönlendirmiş.








Müzeye girdikten sonra ilk vitrinler Türk oyuncaklarına ayrılmış. Şehirlere göre sınıflandırılmış şekilde sergileniyorlar.


                                 
Üstteki resimde su kabağından yapılmış bebekler                     
Bursa İnegöl yöresine ait. 


    

Motosiklet Gezi Yazıları

       Merhaba, bu blog motosiklet ile yaptığım gezileri, yazılar ve görseller ile gittiğim yerlere yolculuk yapmak isteyenlere yardımcı olmak hevesi sayesinde ortaya çıkmıştır.  Hiçbir iddası yada sorumluluğu yoktur.

       İlk önce kendimi tanıtarak başlamak isterim, Kemal Yeleri 1983 Bursa doğumluyum. Antalya'da ikamet etmekteyim. Motositletim ile kısa doğa turları ve imkan buldukça görmediğim şehirlere seyahatler yapmayı seviyorum. Antalya'ya 8 ay önce taşındığım için ilk etapta yazılarım Antalya hakkında olacak çünkü halen Antalya'yı keşfetme sürecindeyim.

       Yakında ilk yol raporumuzu bu sayfada bulabilirsiniz. Takipte kalın.